Spin-off!.. Bazılarımız için, aynı hikâye üzerinden daha fazla para kazanmak anlamına gelen bu kelime, bazılarımız içinse henüz anlatacaklarım bitmedi demenin bir yolu. Spin-off için ilk ve en temel gereklilik bir hikâyenizin olması. Eğer elinizde hâlihazırda dizi olarak yayınladığınız bir hikâye varsa ve ikincisini anlatabileceğinizi düşünüyorsanız, bir spin-off için gereken her şeye sahipsiniz demektir.
Televizyondaki ilk spin-off serisinin hikâyesi Dumont Network adlı bir televizyon kanalı ile başlıyor. Yalnızca 14 yıl boyunca hayatta kalabilen bu kanalın, dizilerin günümüzde geldiği noktaya oldukça katkı sağladığını söyleyebiliriz.
28 Haziran 1942’de yayın hayatına başlayan kanal, CBS ve NBC’ye rakip olarak görülüyor. Kendisi için hayal ettiği finansal düzeye ulaşamayınca 6 Ağustos 1956’da kapanıyor ve TV tarihçisi David Weinstein’ın deyimi ile bir unutulmuş ağa dönüşüyor.
Ama Dumont’un kapanmadan önce yaptığı bir şey var: Cavalcade of Stars! 1949’da başlayan programın sunuculuğunu önce Jack Carter sonrasında da Jerry Lester üstleniyor. Jerry Lester NBC’ye transfer olmasıyla televizyon tarihini değiştirecek o olay yaşanıyor ve Cavalcade of Stars’ın sunuculuğunu Jackie Gleason devralıyor.
Yeni hâliyle oldukça beğeni toplayan program birçok ünlü isme ev sahipliği yapıyor. Tarih 1952’yi gösterdiğinde CBS’in o dönemki başkanı William S. Paley, Jackie Gleason’a reddedemeyeceği bir teklifte bulunuyor ve The Jackie Gleason Show 20 Eylül 1952’de başlıyor. Tipik talk show mantığında ilerleyen programda Gleason’ın birçok farklı karakteri canlandırdığı skeçleri de yer almaya başlıyor.
Programdaki karakterlerden biri olan New York’lu otobüs şoförü Ralph Kramden, diğerlerinin arasından sıyrılıyor ve izleyicinin en sevdiği karaktere dönüşüyor. O esnada Jackie Gleason’ın aklına bir fikir geliyor ve o fikir; Ralph, eşi Alice, en yakın arkadaşı Ed Norton ve arkadaşının eşi Trixie’nin hikâyelerini konu alan The Honeymooners’a dönüşüyor!
The Honeymooners, 1 Ekim 1955’te yayınlanan “TV or Not TV” adlı ilk bölümü ile ilk spin of TV dizisi olarak tarihteki yerini alıyor. Dizi o kadar benimseniyor ki hayranlar, daha iyisini hak ettiklerini düşündükleri Alice için, Audrey Meadows’a ev işlerinde kullanabilecekleri ürünler göndermeye başlıyorlar.
Dizi, zaman içerisinde etkisini yitiriyor ve aynı saatte yayınlanan diğer programlara yenilen izleyicileri engelleyemiyor. Dizinin yarım saatlik süre kısıtlamasına uğraması ekibin yaratıcılığını da kısıtlıyor. Üst üste yaşanan olumsuzlukların ardından The Honeymooners, 39. bölümü olan “A Man’s Pride” ile seyirciye veda ediyor. Jackie Gleason bu durum için şöyle diyor: “Malzemenin mükemmelliği korunamadı ve şovu ucuzlatamayacak kadar çok sevdim.”
Seyirciye anlattıklarıyla da oldukça yaratıcı bir konumda olan The Honeymooners arkasında büyük bir miras bırakıyor. Ralph’in eşi Alice’i oynayan Audrey Meadows, avukat kardeşinin yönlendirmesiyle sözleşmesine ek bir madde koyduruyor ve olası yeniden yayımlanmalar için ödeme talep ediyor. Bu sözleşme ile 1,5 milyon dolar karşılığında CBS’e satılan dizinin yeniden yayınlanmasıyla ödeme alan tek oyuncuya dönüşüyor. Onun bu isteği günümüzde endüstrinin bir standardı hâline geliyor.
Dizide yer alan dört karakterimiz sonrasında başka bir efsaneye ilham veriyorlar: Taş Devri! Hatta bu benzerlik o kadar açık ki Gleason, Hanna-Barbara ikilisine dava açmak istiyor. Ancak avukatı onu şu sözlerle engelliyor: “Gerçekten Fred Çakmaktaş’ı öldüren adam olarak anılmak istiyor musunuz?”
Bu büyük efsane sadece sitcomlara örnek olmuyor. Aynı zamanda spin-off denen şeyin TV’deki öncüsü olarak, birçok güzel işin bizle buluşmasına imkân sağlıyor. Sanırım, The Honeymooners’un bu kadar sevilmesinin en büyük nedeni gerçekçi olması. Onlara inanıyorduk; hatta Jackie Gleason’a inandığımızdan daha fazla. Sonuçta Ralph’in aksine, hiçbir zaman Jackie Gleason’un heykelini dikmeyi düşünmedik.