Dünyanın en gözde spor dallarından biri olan futbol, yıllar içinde evrim geçirerek günümüze gelmiştir. Kurallar defalarca değişmiş, yeni taktikler üretilmiş ve çağın gereksinimleri karşılanarak en doğru yapıya dönüştürülmeye çalışılmıştır. Bir futbolcu ise modern futbolun seyrini, taktiksel ve sistemsel açıdan, saf yetenekleri ve oyun zekâsıyla tek başına değiştirmeyi başarmıştır. Huzurlarınızda Johan Cruyff.
25 Nisan 1947’de Hollanda’nın Amsterdam şehrinde dünyaya gelir Johan Cruyff. Henüz 12 yaşındayken babasını kaybeder. Annesinin, Ajax Futbol Kulübü’nde temizlik görevlisi olarak çalışması onun hayatını değiştirecektir. 14 yaşındayken Ajax’ın alt yapısında futbola adım atar. İlk günden itibaren yetenekleriyle herkesi büyülemeyi başarır. Yaşıtlarına göre çok başka bir seviyededir Cruyff. 17 yaşında profesyonelliğe adım atar. A takımda çıktığı ilk maçta gol atınca tüm dikkatleri üzerine çeker. Sonraki sezon 23 maçta 25 gol atarak Ajax’ın şampiyonluğunda en büyük paya sahip olur. Ayrıca o sezon takımın lideri olduğunu herkese kabul ettirir. Kendisinden on yaş büyük olan takım arkadaşlarına sahada direktifler verip onlara sözünü geçirmesi Cruyff’un ne denli lider ruhlu olduğunun göstergesidir. Sonuç ortadadır: ard arda gelen üç Hollanda lig şampiyonluğu… Bu üç sezonda Hollanda liginde iki kez yılın futbolcusu seçilir genç yetenek. 1971 Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazanan Ajax ilk kez bir Avrupa kupasını müzesine götürür. Cruyff’un Ajax’a getirdiği bahar devam eder; takım üç sezon üst üste şampiyon Kulüpler Kupası’nın sahibi olur. Bu üç sezonda iki kez Ballon d’Or ödülünü alan Cruyff bu ödülü alan ilk Hollandalı futbolcu olarak da adını tarihe yazdırır. Cruyff artık tüm dünyanın hayretle ve hayranlıkla izlediği bir futbol mucizesidir…
“Ajax sayesinde sadece iyi bir futbolcu değil, adam olmayı da öğrendim.” diyen Cruyff için her şey gayet güzeldi ama bazı eksik noktalar vardı. Boyuna göre biraz zayıf ve çelimsizdi. Ayrıca tam bir sigara tiryakisiydi. Antrenmanlardan önce ve sonra, hatta maçların devre arasında bile sigara içtiği oluyordu. Günde iki paket sigara içen Cruyff’un bu durumunu kimse sorun hâline getirmese de bu bağımlılığı onun sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturuyordu.
“Futbolu zekânla oynarsın, bacaklarını koşmak için kullanırsın.” diyerek, kendine özgü “Cruyff dönüşü” çalımının mucidi olup, hızı ve oyun görüşüyle kendini sürekli geliştiren, gözünü hep zirveye dikmiş, hep en iyi olmayı arzulayan Hollandalı; 1973 yılında, 15 kupa kazandırdığı Ajax’tan, rekor bir bedelle Barcelona’ya transfer olur. Gelir gelmez, takımın sahadaki patronu olup kulübün 14 yıllık şampiyonluk hasretine son verince taraftarlar ve camia tarafından, “El Salvador / Kurtarıcı” lakabıyla onurlandırılır. Başarıya ve kupaya hasret kalmış Katalonya ekibi Barcelona’ya, deyim yerindeyse hayat suyu olur Cruyff. Futbolcu olmasına rağmen takımın oyun anlayışını baştan aşağıya değiştirerek devrim yapar adeta. Barcelona’nın eski futbol anlayışını çöpe atıp yepyeni bir oyun yapısı inşa eder. Bercelona’da defansif yapının yerini pasa ve hücuma dayalı pozitif futbol anlayışı almıştır artık. “En güzel gol, boş kaleye atılan goldür.” ifadesiyle arzuladığı futbol taktiğini basitçe dile getirerek, “Top bizde olduğu sürece rakip gol atamaz.”Sözüyle, günümüzün Barcelona’sının oyun anlayışının tohumlarını o dönem Johan Cruyff’un ektiğini söylemek yanlış olmaz.
“Futbol basit bir oyundur, zor olansa basit futbol oynamaktır.” diyerek 3-4-3 sistemini Barcelona’nın ruhuna kodlayan Cruyff kulüp ile bir bütün hâline gelir, hatta oğluna Katalonya Aziz’i olan “Jordi”nin ismini verir. Beş sezon Barcelona’da harikalar yaratan Cruyff futbola kısa bir süre ara verdikten sonra kariyerine Amerika’da devam eder. Üç sezon sonra tekrar yuvası Ajax’a dönen Cruyff kaldığı yerden devam eder ve takımına üç kupa daha kazandırır. Buna rağmen, ilerleyen yaşını gerekçe gösteren Ajax yönetimi Cruyff ile yeni sözleşme imzalamaz. Büyük bir öfke ve hayal kırıklığıyla yuvasından ayrılan Cruyff’un yeni adresi Ajax’ın ezeli rakibi Feyenoord olur. 10 yıldır şampiyonluk hasreti çeken yeni takımına hem lig hem de Hollanda kupası kazandırarak Ajax’tan intikamını çok ağır bir şekilde alır ve otuz yedi yaşında futbol kariyerini sonlandırır. 21 yıllık futbol kariyerine 22 kupa, 3 Ballon d’Or ve 7 gol krallığı sığdıran Hollandalı yıldız yıllar sonra, “Doktorlar sigarayı bırakmazsam futbol oynayamayacağımı söyledi, ben de futbolu bıraktım.”itirafında bulunur.
Futbolu bıraktıktan bir sene sonra Ajax’a teknik direktör olarak dönüş yapan Cruyff sigarasını saha kenarında tüttürerek üç kupa daha kazandırır takımına. Ajax’taki antrenörü Rinus Michels’ten öğrendiklerinin üstüne kendi tecrübelerini de koyarak uygulayan Cruyff, burada üç sezon geçirdikten sonra, ona çok şey katan Barcelona’nın yolunu tutar. Teknik direktör olarak sistemini Barcelona’da uygulamaya devam eden Cruyff, 1996 yılına kadar Barcelona’ya 11 kupa daha kazandırır.
Teknik direktörlük kariyerini sonlandıran Cruyff uzun bir süre futboldan uzak kalır. Bu süreçte birkaç kez kalp krizi geçirse de sigara içmeye devam eder. Öte yandan akciğer kanseriyle de mücadele eder. 2006 yılında Katalonya hükümeti tarafından Cruyff’a “Aziz Jordi” haçı verilir ve Barcelona’nın onursal başkanı olur. 2016 yılında akciğer kanserine yenilen Johan Cruyff 68 yaşında hayata veda etse de dünya futbolunun en önemli isimleri arasında yerini alarak “efsane” olarak anılmaya devam eder. Cruyff ile ilgili en güzel ifadeyi kuşkusuz Eric Cantona yapmıştır: “İstese sahadaki her pozisyonun en iyi oyuncusu olabilirdi.”