1980’li yıllarda Serie A dünyanın en popüler ligi olmak için her şeye sahipti: zengin kulüp sahipleri, yüksek transfer bedeli ödenen yıldız futbolcular, İtalya 90 Dünya Kupası için inşa edilmiş modern stadyumlar. Sayısız yerli ve yabancı süperstarın top koşturduğu Serie A’dan öyle bir oyuncu geçti ki yeteneğiyle, başardıkları ve başaramadıklarıyla, duruşuyla tam bir “ikon” olarak tarihe geçti. O futbol sanatçısının adı Roberto Baggio’ydu, yani futbolseverlerin ona verdiği ismiyle Il Divin Codino (İlahi At Kuyruğu). Netflix’in 2021 yapımı Baggio: İlahi At Kuyruğu filmi, 90’lı yılların en unutulmaz futbolcularından Roberto Baggio’nun kariyer basamaklarını tırmanırken bedeninin ve ruhunun sınırlarını aşmak için gösterdiği mücadeleyi odağına alıyor.
Roberto Baggio İtalya’nın kuzeyinde yer alan Vicenza yakınlarındaki Caldogno’da 8 çocuklu bir ailenin altıncı çocuğu olarak 1967’de dünyaya geldi. Ekonomik durgunluğun hüküm sürdüğü 70’li yıllar, hem Baggio ailesi hem de İtalya için zor geçecek ancak 80’li yıllar iki taraf için de değişim yılları olacaktı. Film, 1985’te Baggio’nun, şehrinin takımı Vicenza formasıyla İtalya üçüncü ligi olan Serie C’de mücadele ederken Serie A takımı Fiorentina’nın dikkatini çekmesiyle başlıyor ve 18 yaşındaki yıldız adayının Fiorentina’ya 2,7 milyar Liret’e transfer olmak üzereyken yaşadığı diz sakatlığı sonrasında fiziksel ve zihinsel olarak verdiği büyük mücadeleye şahit oluyoruz. Diz sakatlığı yaşayan futbolcuların sahalara tam performansla dönmesinin neredeyse imkânsız olduğu 1980’li yıllarda, 18 yaşında hayallerine kavuşmasına ramak kalan genç bir insanın yaşadığı psikolojik yıkım filmin ilk kısmını oluşturuyor. Bu dönemde tanıştığı Budizm, futbolcunun sorunlarını aşmasında önemli rol oynuyor. Katolik İtalyan toplumunun bir kısmını karşısına almak zorunda kalsa da ruhen ve bedenen yenilenen Baggio yeni bir yolculuğa başlıyor.
Fiziksel ve zihinsel sorunlarını aşan Baggio artık İtalya’nın en başarılı takımı Juventus’un 10 numarası ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılacak 1994 Dünya Kupası öncesinde İtalya Milli Takımı’nın en büyük yıldızıdır. 1990 Dünya Kupasına kendi evinde yarı finalde veda eden İtalya dört yıl sonra yine en büyük favorilerden biridir. İtalya’nın en büyük iki egosu da bu turnuvada karşı karşıya gelecektir: Arrigo Sacchi ve Roberto Baggio. Filmin ikinci kısmında Baggio kendini İtalya’da kanıtlamış ve yeteneği tartışılmaz bir yıldızdır. Öte yandan milli takım teknik direktörü Arrigo Sacchi de İtalya futbolunda yaptığı devrimle Baggio kadar popüler bir futbol figürüdür. Topla harikalar yaratmak için sahaya çıkan Baggio ve topsuz antrenman yaptırmasıyla tarihe geçen Sacchi’nin buluşmasından çatışma çıkmaması için mucize gereklidir. Turnuvanın başında takımın aldığı kötü sonuçlar Baggio ve Sacchi’yi karşı karşıya getirse de İtalya Milli Takımını finale çıkması, Baggio’nun en büyük sınavlarından birisini daha aşmasını sağlıyor ama bir penaltı atışı her şeyi değiştiriyor.
Dünya Kupalarının ve futbol tarihinin en unutulmaz anlarından biri olan Roberto Baggio’nun İtalya – Brezilya Dünya Kupası finalinde kaçırdığı penaltıyla beraber filmin son bölümüne geçiş yapılıyor. Kaçan penaltı ve İtalya’nın ellerinden kayıp giden Dünya Kupası, Roberto Baggio’nun hayatının dönüm noktası oluyor ve kariyerinin inişe geçtiği yeni bir mücadele başlıyor. Kariyeri düşüşte olmasına rağmen Juventus’tan sonra Milan ve Inter gibi büyük kulüplerde oynamaya devam eden Baggio kaçırdığı penaltının travmasından uzun süre kurtulamıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenen Dünya Kupasının üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen 33 yaşındaki Baggio hâlâ finalde kaçırdığı penaltının sorumluluğunu üzerinde hissetmeye devam ediyor.
İlahi At Kuyruğu’nun İtalya’daki futbol kariyeri bitmek üzereyken başlayan Brescia macerası ise filmin son bölümünü oluşturuyor. Kariyeri boyunca İtalya’nın en üst düzey kulüplerinde top koşturan Baggio, Serie A’ya yeni yükselen Brescia’yla anlaşması yeni bir meydan okuma ve yeni bir psikolojik sınav oluyor. 2002 Dünya Kupasında İtalya kadrosunda yer almak için başlayan macera Baggio’yu bir ikona dönüştürmesiyle sonlanıyor. 33 yaşındayken Serie A’ya yeni yükselmiş bir takımda, 4 aylık diz sakatlığından dönüp 10 gollük performans göstermesi onu İtalya futbolunun yetenekli futbolcularından biri olmaktan çıkarıp ikon haline getiriyor ve böylece filmin sonuna geliyoruz.
37 yaşına kadar Serie A’da futbol oynamaya devam eden ve 200’den fazla gol atan Roberto Baggio’nun bu yolculukta karşılaştığı fiziksel ve zihinsel zorluklarla mücadele etmesi ve hiçbir zaman hedeflerinden vazgeçmemesini merkezine alan film; oyunculuk, senaryo ve yapım yönünden bir başyapıt olmasa da Baggio’nun yeteneklerini canlı izlemeyenler için güzel bir hatıra niteliğinde. Filmin saha içine en çok odaklandığı 1994 Dünya Kupası sahnelerinin orijinal görüntülerle yakaladığı uyum da filmin başarılı yanı olarak öne çıkıyor. Artı ve eksileri göz önüne alındığında Baggio: İlahi At Kuyruğu izlenmek için bir şansı hak ediyor.