Ankara Fransız Kültür Merkezi, 4 ünlü fotoğraf sanatçısının sergilerini bir araya getirerek Bir Bakış Hikâyesi adı altında sergileyecek. Her biri dünya çapında başarı kazanmış olan fotoğrafçıların fotoğraf sergileri 28 Mayıs’tan itibaren bir ay boyunca Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde ziyarete açık olacak.
Lâm Duc Hiên “Anne, Anneler…”
Lâm Duc Hiên’in imajları olumsuzdan yola çıkarak tanımlamayı reddettiği kadın ve erkeklere itibarlarını iade eder. Bu “evsiz barksızların”, “meteliksizlerin”, “mülksüzlerin”, “yurtsuzların”, “güvende olmayanların” ve “sesi kısılanların” yüzlerini, bedenlerini, hareketlerini asla gasp etmeksizin ele geçirerek onları tam aksine, kendi varlıklarının zenginliği içinde, kendi yönelimlerinin öznesi olarak ve yaşamaya devam etmenin bile başlı başına bir direniş eylemi olduğu bağlamlarına oturtarak sunar bizlere. Lâm Duc Hiên, İnsan hizasından fotoğraf çekmektedir, özelikle de kadın ve çocuklar hizasından, aynı zamanda sıklıkla da anneler hizasından. Onun çektiği resimlere yansıttığı şey, aslında insanların çocuğunun görmeği dahi başaramadıkları ve fazlasıyla sıklıkla unuttuklarıdır: oysa dünyada tek geçerli ölçek vardır, o da bireyin ölçeğidir, her türlü sefaletseviciliğin ötesinde, Lâm Duc Hiên’in ilgisini çeken de sadece budur.
Lâm Duc Hiên’in çalışmaları, insanın gözü açan, göz açtıran türden çalışmalardır, her bakışın siyasi olduğunu hatırlatır bizlere ve gözümüzü açıp açmamanın sadece bize kaldığını… “Zorunluluğun fotoğrafçısı” olarak onun her bir fotoğrafı, bizler için çoğu zaman radyoda cızırdayan bir ses ya da bıkkın gözlerimizin önünden geçiveren görüntüler olmakla sınırlı kalan ve asla sesini duyamadıklarımızla bizi diyaloga sokar. Lâm Duc Hiên’in fotoğrafları bizleri asla suçlamaksızın uyuşukluğumuzdan çıkarır. Lâm Duc Hiên’in bakışına yaptığımız bu yolculuk ,bizlere kendimizi suçlu hissettirmez. Bilinçlenmiş hissettirir.
![](https://www.sandvic.com.tr/wp-content/uploads/2021/05/Jeune-homme-bateau-1024x680-1.jpg)
Ferrante Ferranti “Yolculuk“
Fransız seyyah Fransız seyyah fotoğrafçı, Ferrante Ferranti’nin “Yolculuk” adlı fotoğraf sergisi 40 yıllık serüvenin öyküsüdür. 1980’de henüz yirmi yaşında keşif yolculuklarına başlayan Ferrante Ferranti,
köklerinin peşinde ilk önce “Güneş Ülkesi” Sicilya’ya, ardından Yunanistan’a giderek, 1981 yılında Mısır gezisinde İslam sanatına ilgi duyar ve fotoğrafçı olmaya karar verir. Aynı yıl, Çanakkale Boğazı ve Altın Boynuz’un, Pamukkale ve Bizans’ın düşlerini kurarak Türkiye’ye gelir. Sinan’ın minareleri, Topkapı köşkü, kervansaray kubbeleri ve Kapadokya fresklerine hayran kalır.
1997 yılından itibaren İran’dan başlayarak, Afganistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan ile devam eden serüven dolu yolculukları nihayet 2008 yılında doğduğu ülke Cezayir’de tamamlanır. Akdeniz ülkelerinin tümünü gezen Ferranti her yıl Türkiye’ye gelerek; keşifleri, arkeolog Jacques des Courtils ile birlikte, eşsiz fakat az bilinen bir dünya mirasına saygı olarak yazdıkları Antik Türkiye’ye Yolculuk’un yayınlanmasına yol açmıştır.
2013 yılında, Avrupa Fotoğraf Evi sanatçının “Yolculuklar” adlı ilk retrospektifini düzenler ve bu sergi 2015 yılında, Bordeaux deniz altı üssü’nde tekrar sergilenir. 2017 sonbaharında “Paris şehrinin müzeleri” ve 2020’nin sonbaharında “Yüz(ler), şansların eşitliği için savunma – Madde 1” adlı sergilerini Paris Büyükşehir Belediyesi’nin ön bahçesinde gerçekleştirmiştir.
![](https://www.sandvic.com.tr/wp-content/uploads/2021/05/Sevda-Top-1024x1024-1-edited.jpg)
Ahmet Sel “Fransa’da Türkiye’nin Yüzleri”
Fransa’daki Türk göçmenlerin bir portresini çizen bu fotoğraf serisi, Fotoğrafçı Ahmet Sel ve Elele Derneği’nin uzun erimli ortak çalışmasının bir ürünü olup Fransız Göç ve Entegrasyon Bürosunun (OFII) desteği ile gerçekleştirilmiştir.
“ Fransa’ya 70’li yıllarda gittiler. Bazıları yasal yollardan, bazıları da sahte turist veya kaçak olarak… Yeni ve daha iyi bir yaşam için boydan boya Avrupa’yı aştılar. Biraz para biriktirelim, döneriz, dediler. Eninde sonunda bir ev, bir traktör, bir otomobil parası… Sonra yine memleket toprağı. Ama iş o kadar kolay değildi. Yıllar geçti, göçmenlerin büyük bir çoğunluğu Fransa’da kaldı. Bugün onlar doğal olarak hem Türkiye’nin hem de Fransa’nın bir parçası”.
Saima Altunkaya “Tur Abdin : Kulların Dağı”
Tur Abdin, Suriye sınırıyla Dicle Nehri’nden pek de uzak olmayan bir yerde, eski Roma Dünyası’nın en doğu ucunda bulunuyor. İç Anadolu’dan başlayıp eski Bereketli Hilal’in geniş düzlüklerine; daha doğuda ise Hakkâri Dağları’ndan günümüz Irak sınırlarına dek uzanan orta yükseklikte – sekiz yüz ile bin metre arası – kalker bir yayladır. İçinden pek az ırmağın geçtiği, binlerce yılda oyulmuş derin vadilerle çevrili, kendine özgü bir doğal yapı; bu görünüm sıra sıra tepeler, teraslar biçiminde ekilip biçilen tarlalar, eski otlakları kuşatan duvarlar ve Hristiyanlığın başlangıcından kalma, ufka damga vuran anıtlar biçiminde seriliyor ziyaretçinin gözleri önüne.