KARIN DOYURMANIN ÖTESİNDE

Küresel çapta yaşanan Covid-19 pandemisi tüm hayatı yavaşlatırken düşünmeye de bolca vakit tanıdı. Nasıl geldik buralara, bu belaya neden ve nasıl bulaştık? Peki bunca teknolojik devrim yaşanırken aslında bu kadar aciz miyiz? Doğanın hâkimi biz değil miydik? İnsanlar evlere kapandığında bu sorular düştü akıllara. Anlaması da kabullenmesi de zor oldu. Ne olduğunu tam olarak anlamasak da kabullendik. Az gelişmişi de çok gelişmişi de çaresiz kaldı virüs karşısında. Dilimiz, dinimiz, ırkımız ne olursa olsun aynı belirsizlikte ve çaresizlikte eşitlendik. Hayat durdu, evlere hapsolduk.

Bu süreci tabii herkes kendi meşrebince yaşadı, yaşıyor. Kimisi bu sorulara çokça kafa yordu, kimisi az, kimisi hiç. Ama bu belirsizlik ve çaresizlik ruhumuzu çok zorladı; orası kesin. Farklı ülkelerden birçok insan evlerinin içinde kaygılarını yönetmeye çalışırken benzer şeylere yöneldi. Yemek pişirmek en başta gelen ev aktivitesi oldu çıktı. Mutfakta geçirilen zaman kaça katlandı kim bilir? Günlük rutininde yemek pişirmek olmayanlar bile ne ekmekler, ne çörekler, ne börekler, ne pizzalar yaptılar. Sıkıntılı durumlarda yemeğe yönelmek diye bir gerçek var; bir de elbette artan sağlık endişeleri ile iyi gıdaya, doğal olana ve ev yapımı yemeklere yönelim. Ama bunlar da el emeği göz nuru yemekleri sosyal medyada paylaşmanın dayanılmaz cazibesi de mutfağa olan ilgi patlamasını açıklamaya yetmiyor sanki. “Yemek hiçbir zaman sadece karın doyurmak değildir.” denir ya, karantina döneminde mutfaktan çıkmayan hallerimiz de bunun bir başka göstergesi aslında. Mutlulukta, yasta, umutta vazgeçilmez eşlikçimiz hep yemek. Düğün, doğum günü ya da cenaze fark etmez. Sofralar kurulur, o sofralar gönüller arasında köprü olur. En sıkıntılı zamanlarda “bir çay konur.” Bir kalbi fethetmeye kararlı aşıkların yolu önce mutlaka yemekten geçer. Mutfaktan gelen kek ya da poğaça kokusunun mutlulukla illaki bir ilgisi var.

Eve kapandığımız günlerde kadın erkek çoluk çocuk içindeki şefi ortaya çıkardı. Amatör şefler övgü aldıkça mutlu oldu. Bu küçük mutluluklar çok iyi geldi bize. Hayatın hırından güründen evde birbiriyle konuşmayı bile unutanlar, elleriyle pişirdikleri ile söylediler söyleyemediklerini. Biri için pişirmek, birilerine iyi gelmek, karın doyurmak ne güzel bir histi, hatırladık. Ya da bir başımızaydık, kendimiz için pişirdik. En depresif, en endişeli zamanlarda hayata tutunmanın ve hatta anda kalmanın bir yoluydu pişirmek. Mahalle inisiyatifleri kuruldu, yaşlı ve ihtiyaç sahibi komşular için pişirdiler. Başkalarını doyururken kendilerine de iyi geldiler.

Pandemi süreci birçok açıdan zor. Can derdine düştük, ötesi yok. Gelecek endişesi ise her yerde.  Bin yılın klişesi de olsa, her şerden bir hayır doğuyor gerçekten de. Mutfakla olan bu sıkı fıkı ilişki, ister istemez; ne yiyorum ben, bu kavanozun içinde tam olarak ne var, gerçek gıda nedir? gibi soruları da doğuruyor. Bir başka boyut da gıdanın sürdürülebilirliği. Bu kavramın ne denli kritik olduğu daha önce ne kadar yazıldı çizildiyse de önemini tam kavrayamadık. Korku nelere kadir. Bu süreçten çıkan en büyük hayır sanırım pek çok şeyi sorgulamaya başlamamız oldu; en başta kendimizi, dünyayı, küresel düzeni, yediğimizi, içtiğimizi, aç gözlü kurtlar gibi doğayı sömürüşümüzü, kaybolan tarım alanlarını ve benzer birçok noktayı.

Uzmanlar pandeminin dünyayı kalıcı olarak değiştirdiği ve yeni bir dönemin başladığını savunuyor. Dijital bir dönüşümün gerçekleştiğine ikna olduk. Umalım ki bir başka dönüşüm de yukarıda bahsettiğim kaygıların doğurduğu bilinç bazında yaşansın. Yeni dönemde bu sorular zihinleri ve vicdanları meşgul etmeye devam etsin ki bireysel tercihlere yansısın.

Temiz, adil ve gerçek gıda üretenlerin tüketici ile daha kolay buluşması, her gün daha fazla tüketicinin tercihini bu ürünlerden yana kullanması, yerel ürünlerin değerini bulması güzel bir sonucu olur bu sürecin ve tabii dürüst yemek sunan işletmelerin varlığını sürdürebilmesi, değerli emeklerinin karşılık bulması da aynı şekilde. İyi bir şeyler çıkmalı bu sürecin sonunda, çıkacaktır da. Yoksa niye yaşadık ki bunca sıkıntıyı? Bir avuntudan çok öte, umut her zaman var.

Kadın üretici kooperatifleri tarafından üretilen yerel ürünlere zahmetsizce ulaşacağınız birkaç online alışveriş platformu önerisi:

Cevap Ver

Yorumunuzu giriniz
Adınızı giriniz