BİR ŞİDDETİN ANATOMİSİ: “TAKSİ DRIVER”

Şiddetin tarihi incelendiğinde, üzerinde özellikle durulması gereken konu şiddetin insanın belleğinde bıraktığı sarsıntılardır. İnsan belleği sonsuz bir kuyudur ve bu kuyunun karanlık dehlizlerini keşfedebilmek için, şiddeti odağına alan filmler ise özellikle incelenmeye değerdir. İşte bu filmlerden biri de Martin Scorsese’nin yönetmenliğini yaptığı, 1976 yapımı Taxi Driver (Taksi Şoförü) filmidir.

Filmdeki başkahramanımız bir Vietnam Savaşı gazisi olan ve Robert De Niro’nun canlandırdığı Travis’tir. Uykusuzluğuna ve yalnızlığına çözüm arayan Travis, bunun da etkisiyle taksi şoförü olarak işe girer. Böylece, yalnızlığına bir tepki olarak geceleri taksiye çıkmaya başlar. Bu, onun çeşit çeşit insanla iletişim hâlinde olmasını da mümkün kılar.

Taksi Driver filminde Vietnam Savaşı sonrasının etkilerini görmek mümkündür. Savaş yeni bitmiştir ve savaş sonrasındaki yaşama uyum konusunda sıkıntılar çeker kahramanımız Travis. Savaş boyunca çeşitli düzenbazlıklara, aşağılık davranışlara ve insanlık suçlarına tanık olmuştur. Savaş bittiğinde ise adeta sudan çıkmış balığa dönmüştür. Sancı ve sanrılarla mücadele ederken yalnızdır da. Film boyunca, psikolojik gerilimi ve hem gizemli hem de konu itibariyle bir o kadar açık bir kasvet sisini üzerimizde hissederiz.

Travis tüm bu psikolojik gerilim içerisinde yaşadıklarını ve hissettiklerini defterine kaydeder. Sık sık sinemaya da gider. Yaşamla uyum sağlamaya çalışsa da iletişim konusunda sık sık tökezler. Bazen kendisi bile ne dediğini bilememektedir. Örneğin,  karşılaştığı Betsy adlı bir kadınla yakınlaşmak ister. Onu daha sık görmek için teklifte bulunur. Betsy kabul eder ancak dengesiz davranışları bir noktadan sonra bu kadını Travis’ten uzaklaştırır. İletişim konusundaki güçlüklerinden Travis’in varoluşsal krizlerini çözümlememiz mümkündür.

Travis, şiddetin doruğa ulaştığı sahnelerden birinde, bir marketi soyan adamı vurarak öldürür. İlerleyen sahnelerde ise genç yaşta bir fahişe olan Iris (Jodie Foster) ile karşılaşır. Sık sık onu gözlemler ve onu içerisinde bulunduğu durumdan kurtarmayı düşünür. Iris’i ikna etmeye de çalışır ancak bu girişimi sonuçsuz kalır.

Şiddeti bize gösteren sahnelerden birinde, saçını mohawk tarzında kestiren Travis, başkan adayı Palantine’e, halka açık bir miting sırasında suikast düzenler. Ancak bu suikast başarısız olur. Sonraki sahnede Travis, Iris’i içinde bulunduğu duruma sürükleyen adamı öldürür. Çatışma bu sahnede zirveye çıkmaktadır. Şiddet ve etkileri üzerimize siner. Burada üzerinde durmamız gereken nokta, Travis’in bu olaylar sonrasındaki durumudur. Çünkü Travis, genç Iris’i karanlığa sürükleyen adamları öldürdüğü için basında kahraman ilan edilir. Burada eylemlerin gücü ve zaman konusundaki yansımalarını incelememiz gerekir. Travis planladığı suikast başarılı olsaydı basında bir katil, aşağılık bir insan olarak yer alacaktı. Fakat başarısızlığa uğradıktan sonra, kendisini Irıs’i kurtarmak için tehlikeye atması ve bu genç kızı kurtarması onu bir kurtarıcı rolüne büründürür mü? Burada zamanın gücü mü, yoksa eylemin öncesindeki travmalar mıdır asıl açıklığa kavuşturulması gereken? Eylemlerimiz aslında bizlere kim olduğumuzu gösterir. Bir kahraman mı? Kurtarıcı mı? Yoksa bir katil mi? Tüm bunlar incelendiğinde şiddetin geçmişine, tarihine de bir ışık tutmak mümkün olur. Öncelikle sorgulanması gereken, şiddetin ne olduğu ve insanların ve toplumların üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğudur.

Savaşı görmüş bir toplum da şiddetin farklı biçimlerine şahit olmuştur. Ancak bellek asla ölmemiştir. Toplum yaşadığı sürece bellek de yaşar ve şiddetin tarihini oluşturur. Bu bağlamda baktığımızda, savaşlar -her türlü savaş- asla dinmediğine göre şiddetin tarihi de daima yazılmaya devam edecektir. Şiddetin savaş nedeniyle topluma sinişinin etkilerini ve yıkıcılığını, insanın eylemlerinde, sözlerinde, ideolojilerinde ve hatta düşlerinde çözümleyerek bizlere sunan bir filmdir Taksi Şoförü. Şiddetin doğruluğunu ya da yanlışlığını, yani iki uçtan hangisine oturduğunu bizlere vermektense, bunu daha çok, bir savaş gazisinin psikolojik çıkmazlarıyla, varoluşsal sancılarıyla bize sunmuştur. Bize ise bu şiddeti görmek, anlamak ve bununla yüzleşmek düşer.

Taksi Driver filmi bir insanlık durumunu ve karmaşasını anlamamız için oldukça önemli bir eserdir. Şiddet, savaş ve uyumsuzluk devam ettikçe de güncelliğini korumaya devam edecektir.

Cevap Ver

Yorumunuzu giriniz
Adınızı giriniz