EN İYİ KAYBEDEN: GEORGE BEST

22 Mayıs 1946’da, Belfast’ın varoşlarında alkolik bir anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya gelir George Best. İkinci yaş gününde büyükannesinin hediye ettiği topla futbola merak sarar. Biraz daha büyüyünce mahallenin takımı Croagh’ta yeşil sahalara adımını atar. Kısa boyu ve çelimsiz yapısına inat üstün yeteneğiyle dikkatleri üzerine çeker. Lisedeyken Manchester United’ın menajeri Bob Bishop tarafından keşfedilir. Bishop, dönemin teknik direktörü olan Matt Busby’ye heyecan yüklü bir telgraf çeker: “Sanırım senin için bir dâhi buldum.”

Bishop tarafından apar topar Manchester’a götürülür Belfast çocuğu. İngiltere’ye geldikten kısa bir süre sonra ailesini özleyen genç yetenek, kulübün haberi olmadan firar eder ve soluğu Belfast’ta alır. Ama Busby’nin, bulduğu mücevheri kaybetmeye hiç niyeti yoktur. Kulağından tuttuğu gibi Manchester’a geri getirir genç futbolcusunu.

Antrenmanlarda, nefes alır gibi kolay adam geçen Best, 1963’te profesyonelliğe adım atar ve henüz 17 yaşındayken Manchester United A Takımı formasını giyer. Sezon bittiğinde herkesi büyülemeyi başarmış olan Best’in karnesinde 26 maç ve 6 gol vardır.

Sonraki sezon şampiyonluğa ulaşan Kırmızı Şeytanlar, Bobby Charlton ve Dennis Law ikilisine George Best’i de ekleyerek “Kutsal Üçlü”sünü oluşturur. Best önderliğinde takımın başarısı artarak devam eder. 1967 sezonunda ligi zirvede bitiren takımda, “Şampiyon Kulüpler Kupası” final maçında Benfica’ya karşı forma giyer. Dönemin önemli futbolcularından biri olup, futbol otoriteleri tarafından kendisiyle kıyaslanan “Eusebio” ile karşı karşıya gelir. Maç 1-1 devam ederken, 1967-68 sezonunu 28 golle gol kralı olarak tamamlamış, formunun zirvesinde slalom yapan Best, topla birlikte yaptığı 25 metrelik sanatsal deparıyla takımını 2-1 öne geçiren golü atarak, kimin daha iyi olduğu sorusuna kupayı kaldırarak cevap verir. Gazeteler bu genç adamdan iştahla bahseder.

22 yaşındayken kollarının arasında Lig Şampiyonluğu ve Şampiyon Kulüpler Kupası vardır. Aynı sene Beckenbauer ve Bobby Charlton’dan daha fazla oy alarak Avrupa’da “Yılın Futbolcusu” ödülüne layık görülür ve Futbol Yazarları Birliği tarafından yılın futbolcusu seçilir.

Best rüzgârı Ada’da hızla esmeye devam eder. Golden sonra elini yumruk yaparak havaya kaldırışı, sanayi şehri olan Manchester’daki dar gelirli işçilerin görmek istediği tablo haline gelir. Sahadaki şovları Best’in dünya futbolu üzerindeki etkisini giderek arttırır. Onu durdurmak için faul yapmak gerekir ama çoğu zaman bu da işe yaramaz. Çünkü Best, rüzgârı bile peşine takan dev bir kasırgadır. Hızı ve baş döndüren çalımları, deyim yerindeyse rakipleriyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynaması tribünleri mest eder. Futbol stiliyle, golleriyle futbol camiasının konusu olurken; uzun saçları, mavi gözleri ve karizmasıyla da genç kızların ilgi odağı olur. Bu şöhret Best’i gece hayatına ve kadınların kucağına taşır. Kumar, alkolizm ve kadınlar Best’in futbol tutkusunun önüne geçer. Sonraki sezonlarda Best’in bu sorumsuz tavırları en başta Matt Busby’yi çileden çıkarır. “Ya alkol ya Manchester” şeklinde seçim yapmasını isteyen hocasına “Manchester demeyi çok isterdim.” cevabını verir. 27 yaşındaki Best’in bu tutumu takımının ondan vazgeçmesine neden olur ve 1963’te başlayan, 361 maçta 137 gol attığı Manchester kariyeri 1974 yılında sonlanır.

Alkolden ve gece hayatından geriye kalan zamanlarda İrlanda, ABD, İskoçya, Avustralya gibi ülkelerde futbol oynamaya çalışan Best, 1976-77 sezonunda İngiltere’ye dönerek Fulham formasıyla eski günlerine göz kırpar ve tekrar milli takıma çağırılır. 1978 Fifa Dünya Kupası elemelerinde Hollanda’ya karşı forma giyecektir. Bu maç Best için fazlasıyla önem teşkil eder. Dünya futbolu o dönem ikiye bölünmüştür. Bir tarafta Best sevdalıları, diğer taraftaysa Johann Cruyff sempatizanları vardır. Maçtan önce bir muhabirin, “Cruyff’un sizden daha iyi olduğunu kabul edecek misiniz?” sorusuna Best, “Maçta Cruyff’a atacağım bacak arası kimin daha iyi olduğunu kanıtlayacaktır.” der. Mücadele başlar ve maçın ilk dakikalarında topla buluşan Best, rakip kaleye gitmek yerine sahanın ortasına doğru yönelerek gözünü Cruyff’a diker. Üzerine üzerine gittiği Cruyff’a yaklaşıp topu Hollandalı’nın bacaklarının arasından geçirir ve tribüne dönerek ellerini havaya kaldırır. Kimin daha iyi olduğunu tüm dünyaya kanıtlamıştır.

Best’in Manchester’dan ayrılmasıyla temeli atılan büyük çöküşü kaldığı yerden devam eder. Her geçen gün alkol batağına daha da saplanır. “1969’da içkiyi ve kadınları bıraktım. Hayatımda geçirdiğim en berbat 20 dakikaydı.” sözüyle içinde bulunduğu bağımlılığı ifade eder.  Kadınlara olan düşkünlüğünü, “Yedi tane dünya güzeliyle birlikte olduğum söyleniyor. Bu rakam yanlış, dördüyle birlikte oldum, diğer üçünü reddettim.” sözleriyle ifade eder.

Pele’den, Puskas’tan ve Garrincha’dan sonra topla dans ederek futbol oynayan bir futbolcuya daha şahit olduğunu düşünen futbolseverleri özel yaşantısıyla hayal kırıklığına uğratmaya devam eder Best. Manchester’dan sonra pek çok takım değiştirir ve hiçbirinde başarılı olamaz. Kadınlar, alkol ve gece hayatı futbola olan yeteneğinin önüne geçmiştir artık. Topla yaptığı slalomları ve birbirinden güzel çalımları her geçen gün daha fazla özlenir. Alkolü sadece uyurken bırakan Best’in kendini santim santim tüketmesi onu sevenleri fazlasıyla üzer.

Pele’nin, “Topla samba yapıyor gibiydi.”; Gordon McQueen’in, “Futbol oynamıyor, şiir yazıyordu ve bizler de dinlerken kendimizden geçiyorduk.”; Ferguson’un, “Best tartışmasız futbolumuzun ürettiği gelmiş, geçmiş ve gelecek en yetenekli futbolcudur.” dediği Best’ten eser kalmamıştır; bu benzetmelerin yerinde yeller esiyordur artık.

Yokuş aşağı yuvarlanan patlamış bir tekerlek gibi faciaya doğru hızla ilerler Best’in trajik hayatı. 37 yaşında jübile yapar. Futbolu bıraktıktan sonra katıldığı bir programda “Eğer biraz daha tipsiz olsaydım Pele’nin adı dahi anılmazdı.” diyerek futbolundan çok özel yaşantısıyla kendinden söz ettirdiğinin altını çizer. “Servetimin yarısını kadınlara, alkole ve arabalara harcadım. Geri kalanını ise çarçur ettim.” sözü Best’in yaşam felsefesini özetler niteliktedir.

Best için tahmin edilmesi güç olmayan sona doğru yaklaşıldığının kanıtı olarak Mart 2000’de, karaciğerinde alkole bağlı rahatsızlık boy gösterir. Onun için yardım kampanyası düzenlenir. Temmuz 2002’de Best’e karaciğer nakli yapılır. İyileştikten kısa süre sonra yeni ciğerinin varlığını kutlamak istercesine en yakın bara gidip kafayı çeker. Günlerini bu şekilde sürdüren Best’e “Ameliyattan sonra artık içki içmemelisin.” uyarısı yapan doktoruna “İçki içemeyeceksem bu ciğeri neden yeniledik?” sorusuyla karşılık verir. Her anlamda devam eder Best’in çöküşü. Ödüllerini maddi sıkıntılar sebebiyle satmaya başlar. Esquire dergisiyle yaptığı röportajda muhabirin, Best’in içinde bulunduğu içler acısı durumu değerlendirerek, “Geriye dönüp baktığınızda hayatınızla ilgili değiştirmek istediğiniz ve özlemini çektiğiniz şeyler var mı?” şeklindeki sorusuna “Chelsea’ye karşı bir penaltı kullanmıştım. Bonetti denilen lanet herif topu çelmişti. Diğer köşeye atmak isterdim.” yanıtını verir.

25 Kasım 2005’te ciğerlerinin su toplaması ve organ yetmezliği sebebiyle Best hayata gözlerini yumar. Ölümünden kısa süre önceki fotoğrafını ibret olsun diye gazetelerde yayımlanmasını ister ve fotoğrafının altına şu sözü iliştirir: “Benim gibi ölmeyin…”

“Efsane” sıfatının karşılığıydı Best. Rakip oyuncuları dalga geçercesine çalımlayıp kaleciyi çaresiz bırakan bir futbol deviydi. Topun nasıl sürülmesi gerektiğini tüm dünyaya tekrar öğreten benzersiz bir yetenekti. Çalım atarken vites düşürmeyen, rakibin üzerine gitmekten çekinmeyen tek kişilik bir orduydu. Pele, Maradona, Giuseppe Meazza, Garrincha, Puskas ve Cruyff… Hepsi bir tarafa Best bir tarafaydı. Çünkü “Futbol Tanrısının” İrlandalı olduğunun kanıtıydı Best’in eşsiz yeteneği. Onu izlemek kapı aralığından cenneti gözetlemek gibi heyecan vericiydi. Belfast’tan dünyaya atılmış sıkı bir çalımdı Best. Birçok kupa kaldırıp sayısız ödüle layık görülse de Best’i kısaca en iyi anlatan söz, İrlanda’nın sokaklarında duvarlara yazılmış ve zamanla atasözü haline gelmiş “Pele iyi, Maradona daha iyi ama George BEST” sözüdür.

Cevap Ver

Yorumunuzu giriniz
Adınızı giriniz