Covid-19 hayatımıza girdiğinden bu yana çok şey değişti. “Kendim için artık bir şeyler yapmalıyım.” düşüncesine her zamankinden daha fazla odaklandık. Kendimize döndük, kendimizi yeniden gerçekleştirmek, geliştirmek üzere epey yol kat ettik. Kişisel gelişim konusunun parlayan yıldızı ise yemek yapmak oldu. Daha önce mutfağa girip hiç yemek yapmamış kişiler bile yemek yapmaya ilgi duymaya başladı. Ve tabii ki bu sadece karın doyurmak amaçlı olmadı; sağlıklı bir hayat sürme, yeni şeyler deneme, üretme, keyifli vakit geçirme ve paylaşma motivasyonu ön planda oldu. O zaman, geçtiğimiz 1,5 senede mutfakta neler değişmiş gelin hep birlikte bakalım ve mutfağın birleştirici gücüne bir selam verelim.
Sosyal medyada ünlülerin bile yemek tarifi verdiğine şahit olduğumuz bir dönemdeyiz. Evlerde mutfak ekipmanları attı. Ekmek, ilk karantina sürecimizin ikonu haline geldi. Google Trends takip edenler bilir, 2019 Mart’ın başı ve ortası arasındaki “evde ekmek yapımı” aramalarındaki muazzam fark dudaklarımızda uçuklar çıkarttı! E-ticaret sitelerinde ekmek makinası stokları tükendi. O ekmek makinaları hala kullanılıyor mu tartışılır ama bir gerçek var ki pek çok kişi mutfakta keşfedecek çok şey buldu. Mutfağın renkli dünyasına adım attı, karın doyurmanın çok ötesinde bir deneyim yaşamaya başladı.
Ve radara mutfak becerilerini geliştirmek, yepyeni lezzetlerle tanışmak ve yemek yapabilmek için online ve fiziksel mutfak kursları girdi. Hatta yeme-içmenin farklı boyutları merak edilerek evlerde geçirilen zamanın yükselen kanalı podcast’lerden “Mutfaktan Sesler” duyuldu.
Eve yemek siparişi bile yemek kitlerine – BOX’a – döndü… Evet, restoranların kapalı olma zorunluluğundan çıktı bu fikirler ama günün sonunda insanları, kendi mutfaklarında nefis sofralara elleriyle imza atma motivasyonu da besledi. Bu kadar da değil… Sosyal medyada üretilen tarif içerikleri sınıf atladı. İşin uzmanları konuya el attı, bu sıçrama daha fazlası için heyecan yarattı.
Bir de işin sağlıklı beslenme kısmı var ki pandemi süreci uzadıkça daha da ilgi görmeye başladı. “Tamam yaptık, yedik içtik ama bir ‘bağışıklık’ konusudur gidiyor, işin sırrı beslenmeden geçiyor, herkes formüller veriyor da peki beslenme rutininde bunu sürdürülebilir kılmak nasıl olur?” diye düşünenlerin sayısı arttı. Sağlıklı beslenmenin kıymeti herkesçe anlaşıldı. Kimisi kendisi ve ailesi için kimisi de bunu mesleki anlamda kullanabilmek için sağlıklı beslenmeyi öğrenmenin yollarını aramaya koyuldu.
Hayatımıza “Fonksiyonel Beslenme” kavramı girdi. Sadece #fonksiyonelbeslenme hashtag’iyle bugün Instragram’da 25,700 gönderi var. “Fonksiyonel Mutfak“a dair reçete arayışları çoğaldı, Matcha Cheesecake tarifi gönüllere taht kurdu. “Fonksiyonel Mutfak” çatısı altında “Ketojenik Workshop”lar sunulmaya başlandı. Kısacası insanların sağlıklı beslenmeye ilgisi giderek derinleşti
Sosyal medyadan da doğru kaynaklara ulaşılmaya başlandı. İşin hem tıbbi tarafında hem de mutfak tarafındaki profesyoneller, sosyal medyada işin doğrusunu anlatmak için daha hevesli hale geldi. Pandeminin başından bugüne MSA’nın düzenlediği “Mutfak Workshopları”na binlerce kişi katıldı.
Pandemiyle birlikte yaşanan mutfakla ilgili tüketim eğilimleri çok konuşuldu, yazıldı, çizildi ve biz eminiz ki devam da edecek. Ama en önemlisi, başında da söylediğimiz gibi; bizce bu vesileyle mutfağa girme deneyimi hak ettiği yeri buldu.
Mutfakta keşfedecek çok şey var ve en güzeli de istediğimiz yerden başlayabilecek olmamız. Herkesin bu müthiş tutkunun keyfini sağlıklı günlerde çıkarması dileğiyle…