JOHN BOYNE’DAN ÇARPICI BİR HİCİV: “YANKI ODASI”

John Boyne’un, sanal dünyanın çılgın talepleri karşısında peş peşe yapılan hataların kimi zaman geri dönüşü olmayan sorunlara neden olabileceğini hatırlattığı romanı Yankı Odası, Mert Doğruer’in çevirisiyle Delidolu Yayınları’ndan çıktı.

Boyne’un hiciv dolu kaleminden çıkan Yankı Odası, dijital çağın kaçınılmaz bir yansıması olarak giderek sanallaşan hayatlarımızın banalliği üzerine düşündürürken, mahremiyet kavramının ne denli sarsıldığını gösteren çarpıcı bir eser. Sahip oldukları her türlü lükse ve konfora rağmen tarifsiz yoksunlukların pençesine düşen bireylerin bitip tükenmek bilmeyen yeni heyecan arama tutkularını keskin bir gözlem gücü ve karakteristik bir mizahla eleştiren yazar, sosyal medya bağımlılığı ekseninde tartışmalı meselelere temas ediyor.

Cleverley ailesi kendilerine ”bahşedilen” ayrıcalıkların doyumsuz zevk-ü sefasıyla olası felaketlerden sadece bir tweet uzakta, parıltılı bir yaşam sürmektedir. Altmış yaşındaki George Cleverley, BBC’deki ışıltılı kariyerinin sarhoşluğundan bir türlü kurtulamayan, etrafı ünlülerle çevrili popüler bir televizyon programcısıdır. Kalpleri çarptırma ustası eşi Beverley ise kitaplarını daima gölge yazarlara kaleme aldıran, dünya çapında tanınan bir aşk romanları yazarıdır. Bu iki yozlaşmış karakterin çocukları da ebeveynlerinden çok farklı değildir şüphesiz. Ciddi sosyal sorunların gölgesinde öğretmenlik mesleğinde dikiş tutturmaya çalışan Nelson, takipçi sayısını artırmak ve paylaşımlarını geniş kitlelere beğendirmek için her yolu kendine mubah gören sanal âlem prensesi Elizabeth ve henüz öğrenci olmasına rağmen karşısındakinin zaaflarıyla acımasızca oynama konusunda kimselerin eline su dökemeyeceği, küçük dolandırıcı Achilles… Ne aile ama! Üstelik her bir ferdi karmaşık duygu dalgalanmalarıyla varoluş çıkmazına sürüklenmişken birbirlerinden rol çalmak için çırpınıyor. Hem de canları acıtma pahasına bambaşka yankı odalarında benlik savaşı verirken…

Sosyal medya platformlarının ve ardı arkası kesilmeyen influencerların, popüler kültür bağlamında toplumda arttırdıkları ahlaki yozlaşmayla gerçeklik anlayışımızı bulandırmasına dikkat çeken roman; algı yönetimi, suç ve itibar gibi demir tellerle örülü konuları sürükleyici bir anlatıda buluşturuyor.

Cevap Ver

Yorumunuzu giriniz
Adınızı giriniz