William Faulkner’in, doğanın modern çağ tarafından geri dönmemecesine değiştirilmesine ve zamanın acımasızca geçişine dair, çılgınca bir enerjiyle dolup taşan romanı Çapulcular, Begüm Kovulmaz’ın çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.

Çapulcular, yazarın hayali coğrafyası Yoknapatawpha’ya otomobillerin girdiği ve böylece modernleşmenin yeni bir ivme kazandığı 1905 yılında geçer. Bölgenin önde gelen ailelerinden Priest’lerin ilk otomobilini kaçıran, üç beklenmedik kahraman vardır romanın merkezinde: On bir yaşındaki Lucius Priest, ailenin himayesindeki çocuksu, fevri, otomobil sevdalısı Boon Hogganbeck ve bu yeni icada şüpheyle bakan kurnaz arabacı Ned. Üç kafadar, otomobillerin hayata girişiyle hızla değişmekte olan manzara boyunca bölgenin en büyük şehri Memphis’e doğru yol alırken beklenmedik olay ve mekânların içinde bulacaklardır kendilerini: çalınan bir at, bir genelev, nezaret ve sonunda bütün kaderlerinin bağlı olduğu bir at yarışı. Bir büyüme hikâyesine dönüşen bu macerayı, aradan yıllar geçtikten sonra torununa anlatan Lucius’tan dinleriz.
“Şöyle dedi dedem:
Sana Boon Hogganbeck’in nasıl bir adam olduğunu tarif eden bir olay anlatayım. Duvara asılsa, bir Bertillon şeması veya polis afişi gibi onun mezar kitabesi olabilirdi; Mississippi’nin kuzeyindeki her polis tarihi okur okumaz her türlü kalabalığın arasında onu bulup tutuklardı.”