2017 tarihli “Ölümlü Dünya” filminin devamı niteliğinde olan ve yönetmenliğini yine Ali Atay’ın üstlendiği “Ölümlü Dünya 2”, 1 Aralık 2023’te vizyona girdi. Senaryosunu Ali Atay, Feyyaz Yiğit ve Aziz Kedi’nin birlikte kaleme aldığı filmin başrollerinde Ahmet Mümtaz Taylan, Alper Kul, Feyyaz Yiğit, Sarp Apak, İrem Sak, Doğu Demirkol, Reha Özcan, Mehmet Özgür, Giray Altınok ve Özgür Emre Yıldırım yer alırken, film ikinci haftanın sonunda da gişe başarısını sürdürüyor. İlk hafta sonu 401 bin 240 seyirci tarafından izlenerek açılışını gişenin zirvesinde gerçekleştiren film, ikinci hafta sonunda ise 271 bin 95 seyirciyi salonlara çekerek ilk on gününde 930 bin 13 seyirci tarafından izlenmiş oldu. Sonraki günlerde de seyirciden ilgi gören filmin çok kısa sürede 1 milyon barajını aştığını görüyoruz.
Serinin ilk filmiyle tanıdığımız, Haydarpaşa Garı’nda Anadolu Tat Lokantası’nı işleten Mermer Ailesi, dışarıdan bakıldığında gayet sıradan, kendi hâlinde bir profil çiziyordu. Oysa Mermer ailesi birkaç kuşaktır, dünya çapında dev bir organizasyon için çalışan kiralık katillerden oluşmaktaydı. Filmin devamında, ailenin bazı kural ihlalleriyle birlikte işler karışmış ve ailenin kimliği açığa çıkmıştı. Macera tam da burada başlamış, peşlerindeki tehlikeli örgütten kurtulabilmek için alabildiğine mücadele etmişlerdi. “Ölümlü Dünya 2” filmi de, doğal olarak bu hikâyenin devamı niteliğinde. Kimlikleri açığa çıkan ve yasadışı bir yaşam sürdüren aile fertleri, serinin ikinci filminde daha detaylı olarak betimleniyor: Serhan, hamile olan eşi Begüm’ü tehlikelerle dolu seyyar hayatlarına sığıştırmaya çalışırken, Serhat, olmadık bir moment gibi görünse de yaşamında bir sevgili aramakta, ailenin reisi Gazanfer ise onları bir arada tutmak için mücadele etmekte. Ancak Zafer’in örgütün eline düşmesi, aileyi bambaşka bir maceraya sürüklüyor.
Türkiye’de gişe rekoru kıran filmlerin çoğunluğunun komedi türünde olması, seyirci kitlesi hazır bir kategoriden söz ediliyormuş izlenimi yaratsa da aslında işin aslı hiç de öyle değil. Gülmek, güldürmek kolay değil; hele ki ülkemizde. Öte yandan yerli seyircinin komedi türüne olan ilgisini, sosyolojik psikolojik olarak gülme ihtiyacına bağlamak da mümkün. 2023 yılının geride kalmasına günler kala; savaşlarla, çatışmalarla, yoksulluk ve hiper enflasyonla, sel, deprem gibi felaketlerle geçen bu zor yıl insanlarda doyasıya gülme, mutlu olma ihtiyacını da beraberinde getirdi. Aslında her yeni yıla girerken yaşadığımız heyecan ve coşkunun nedeni de bu değil mi? Umut etmek istiyoruz. Seyircinin, komedi filmlerinde rahatlamak, gülmek, kısa ve uzun vadeli yaşanan sıkıntıları biraz olsun unutmak ve sinema salonunun dışında bırakmak ihtiyacı duyması son derece doğal. İzlenilen filmin bu ihtiyacı ne kadar karşıladığı, filmin seyircinin beklentilerine uyup uymadığı bahsi ise filmle birlikte gündeme gelen sinema eleştirisi alanına giriyor.
Dünya genelinde aksiyon-macera türündeki yapımların nicelik ve nitelik olarak gelişimi sürüyor. Hayat, yirmi yıl öncesine göre çok daha hızlı akıyor. Bilimsel teknolojik gelişmeleri arkasına alan ve onlardan sonuna kadar yararlanan aksiyon türü de her geçen gün gelişmeye devam ediyor. Ülkemiz de bu tablonun dışında değil. Öte yandan komedi-aksiyon alanındaki yapımların sayıca azlığı da ortada. Halkın nabzını iyi tutan, ritmi yüksek, teknolojiyi iyi kullanabilen komedi aksiyon filmleri üretmeye aday olan yönetmenlerden Ali Akay, bu eksikliği ilk görenlerden kuşkusuz. Ölümlü Dünya serisinin ilk filminde bu türün başarılı bir örneğini vererek yüksek gişe hasılatı yakalayan Akay, serinin ikinci filminde de “sıradan” bir yaşam süren Mermer Ailesi’nin portresi çizerken, halkın gerçekliğini beyaz perdeye son derece başarıyla yansıtmakta, ancak öte yandan onların göründükleri kadar sıradan olmadıklarını, içinde bulundukları aksiyon dolu tehlikeli macerayla vurguluyor. Bu dengeyi başarıyla yakalayan yönetmen, halk tipi küçük kurnazlıklarla pek çok organize tehlikeyi savuşturmayı başaran bu insanların komedi yönünü de yine ait oldukları halk gerçekliğinden çıkarmayı başarıyor. Yani perdede olumlu olumsuz yanlarıyla kendimizi görüyoruz, kendimize gülüyoruz.
Öte yandan “Ölümlü Dünya 2”, ne yazık ki küfür ve argo kullanımında güldürü unsurunu ve filmin dengesini yer yer bozan bir zorlama içine de girmiş. Toplumumuzda “ailecek gidilen” komedi filmleri geleneği sürerken, dozu kaçan küfrün, kimi seyirci yorumlarına bakıldığında zorlayıcı olduğu görülüyor. Filmi küfür ve argoya boğan, güldürüyü salt küfür üzerinden inşa etmeye varan bu yaklaşımın aslında filmi yükseltmediği de görülüyor. Yerinde kullanıldığında son derece komik olabilen küfür, gereksiz yere filmi boğduğunda itici de olabiliyor.
Başarılı oyunculukları, düşmeyen temposuyla, devam filmi olmanın zorluklarına karşın seyirciyi yakalamayı başaran “Ölümlü Dünya 2”nin, yönetmenin sinema serüveninde ve seyircinin hafızasında, tüm eleştirilere karşın şimdiden olumluluklarla yerini aldığı belirtilebilir.