NAZAN BEKİROĞLU’NDAN DESTANSI BİR ROMAN: KEHRİBAR ÇEÇİDİ

Usta yazar Nazan Bekiroğlu’nun; ihtişamın ve sefaletin, adaletin ve zulmün başkenti Roma’yı yedi uyurların öyküsüne bağlayan yeni romanı Kehribar Geçidi, Timaş Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Kehribar Geçidi, Roma ve “yedi uyurlar” temaları üzerinden insanın güç, iktidar ve ihtişam karşısındaki hallerini, içine kodlanmış vicdanın sesini duyanların ve duyamayanların serencamını, adaletin ve vicdanın saf inançla derin bağını sorgulatan bir anlatı ortaya koyuyor. Roma üzerinden bir insanlık tarihi ve insanlık durumları okuması sunan roman, aynı zamanda incelikle işlenmiş detaylarıyla Roma İmparatorluğu’nun toplumsal, siyasal ve dinsel öğelerini de ustalıkla resmediyor.   

Azatlı köle Vitalis, lâhit kopyacısı Efesli Linus, yazıcı köle Simonides, tapınak kandilcisi Feliks, uykusuz çoban Fazelis, gezgin Al-Mina, barbar Yüzbaşı Geta ve boynunda beyaz madalyonuyla Kehribar, Roma’dan çıkıp sığındıkları mağarada kendilerini uykunun güvenli kollarına atmışlardı daha bir gece önce.

Forum’un, Colosseum’un, Senato’nun, İmparator Diocletianus’un, toga picta’nın, Tiber ırmağının, Şifa Tapınağı’nın, elden ele dolaşan kusurlu sikkenin, sonradan kaybedilmiş veya hiç edinilmemiş özgürlüklerin, hitabetin, kitabetin, yontunun, şifalı otların, kurtların kuşların, dağların, uzun yolculukların ve en can yakıcı dövüşlerin içinden geçip ulaştıkları o mağara hikâyeyi hikâyeye, uykusuzluğu uykuya, rüyayı rüyete ve erdemli bir köpeği yedi kişiye ekledi.

O yedi kişi ve Kehribar 309 yıl sonra uyandıklarında hiçbir şeyi bıraktıkları gibi bulmadılar. İmparator Diocleatianus’un Roma’sı yerle yeksan olmuş, Nasıralı İsa’nın dininin nişaneleri şehrin her yerini tutmuştu.

Şimdi artık tanrılar susmuş, ikonalar konuşmaya başlamış, paganların yerini ruhbanlar almış, saf inancın bağlılarına bir şeyler olmuştu.

Kitaptan bir bölümü buradan okuyabilirsiniz.

Cevap Ver

Yorumunuzu giriniz
Adınızı giriniz