UMUDUN VE ÖLÜM ARZUSUNUN PEŞİNDE: PANDORANIN KUTUSU

Osamu Dazai’nin, İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya’da bireyin yaşadığı buhrana ve umut arayışına ayna tuttuğu romanı Pandoranın Kutusu, İrem Akçay’ın çevirisiyle İthaki Yayınları’ndan çıktı.

Yirminci yüzyıl Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından, sıra dışı hayatıyla da meşhur Dazai, Pandora’nın Kutusu’nu intiharından üç yıl önce kaleme aldı. İlk olarak 1944 yılında yayımlanan kitap, yazarın diğer birçok eseri gibi otobiyografik öğeler de barındırıyor.

İkinci Dünya Savaşı sona ermiş, Japonya yenilmiştir. Hasta ve gelecekten umutsuz bir adam, tıpkı o sıralarda ülkesinin yapmaya çalıştığı gibi hayatını yeniden inşa etmek zorundadır. Tarlakuşu lakaplı bu genç adam, herkesin takma isimler kullandığı bir sanatoryumda ilginç bir hasta ve hastabakıcı topluluğuyla geçirdiği günleri arkadaşına yazdığı mektuplarla anlatır. Günler geçtikçe Tarlakuşu umutlanma cesaretini gösterecek ve ölüm arzusu yerini yaşama isteğine bırakacaktır.

“Benim yaşıyor olmam insanlara rahatsızlık veriyor. Ben lüzumsuz bir adamım.”

Cevap Ver

Yorumunuzu giriniz
Adınızı giriniz