İnci Aral’ın, bireysel eylemleri şekillendiren toplumsal yapıları, erkeklik normlarını ve modern hayatın görünmeyen baskılarını ve bunlardan yola çıkarak kadına yönelik şiddeti masaya yatırdığı romanı “Verda’nın Ölümü”, Everest Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Güçlü bir mevkiye sahip, eğitimli ve itibarlı bir adam… Dışarıdan bakıldığında başarı ve dengeyle örülü bir hayat sürerken, iç dünyasında büyüyen huzursuzluk, bastırılmış kızgınlık ve derin bir kırgınlık giderek onu sarmalar. Bir anda patlak veren bir öfkeyle, hem kendi yaşamını hem de karısınınkini sonsuza dek değiştirecek bir suç işler.
Roman, karısını öldüren bir adamın, Ata’nın sarsıcı iç hesaplaşmasını ve parçalanan bir evliliğin enkazını gözler önüne seriyor. Cinayetin hemen sonrasındaki zihinsel bulanıklıktan gözaltı sürecine ve ev hapsine uzanan bir çizgide, Ata‘nın pişmanlık, öfke, kıskançlık ve inkârla örülmüş karmaşık ruh hâlini birinci ağızdan aktarıyor. İnci Aral, aşk ve nefretin iç içe geçtiği, “karşılıklı nefrete teslim” olunan bir ilişkinin anatomisini çıkarırken, okuru “yapılanın bağışlanmaz olduğu” gerçeğiyle yüzleştiriyor. Ata‘nın, “Kafamda, bir kadını, karımı, çocuklarımın annesini öldürdüm! çığlığı vardı ve bu dayanılmazdı!” şeklindeki itiraflarıyla okur, bir suçun ve yıkımın psikolojik katmanlarına tanıklık ediyor.
“Verda’nın Ölümü”, sadece bir cinayet romanı değil, aynı zamanda aşk, sadakat, iktidar savaşı ve pişmanlık üzerine unutulmaz bir eser. İnci Aral‘ın güçlü kalemiyle hayat bulan bu roman, okurları kendi içsel sorgulamalarına yöneltecek ve uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir okuma deneyimi vaat ediyor.