Anne De Marcken’in, okuru kim olduğumuza, ne yaşadığımıza, nereye gittiğimize dair düşünmeye çağıran romanı “Sonsuza Dek Sürüyor, Derken Bitiyor”, Nesrin Demiryontan’ın çevirisiyle Metis Yayınları’ndan çıktı.

2024 Ursula K. Le Guin Kurgu Ödülü dâhil, pek çok ödül alan bu son derece yaratıcı, şaşırtıcı, hüzünlü ve komik roman, bir zombinin yaşayanlar ve ölüler arasında dolaşırken geçmişine bakıp hayatı ve ölümü sorgulamasını, kaybettikleriyle ilgili hislerini ve ontolojik sıkıntılarını anlatıyor.
“Belki de şimdiki benle o zamanki ben arasındaki temel fark korkuya tahammülüm. Sanırım bunun acıyı soyutlamakla ilgisi var. Fiziksel acı. Duygusal acı. Başkalarının acısı. Benim acım. İrkilme duygusu hâlâ var. Sanırım acının kendisi de orada bir yerlerde. Ama tutsak. Minik, görünmez, kıyamet geçirmez bir çekirdeğin içine hapsedilmiş. Atomaltı bir böceğin her birimizin merkezine yerleştirilmiş minik, yarı saydam yumurtası. Ölüp gittiğimiz zaman, eğer bir gün öleceksek, bizden geriye kalacak olan şey bu. Fosilleşmiş acı.”