Han Kang’ın, saf gerçekliğin çarpıcı etkisini kullanarak okuru uçsuz bucaksız bir duygu evrenine çağırdığı romanı Sevgilinin Soğuk Elleri, Göksel Türközü‘nün çevirisiyle April Yayıncılık’tan çıktı.

Han Kang; Vejetaryen, Çocuk Geliyor, Beyaz Kitap ve Veda Etmiyorum’un ardından şimdi külliyatının erken dönem eserlerinden Sevgilinin Soğuk Elleri’nde yine bizi işaret ediyor. Bu sefer merkezde sonsuz ve sınırsız güzellik baskısı, gençliğe duyulan hastalıklı aşk, hepimizin yüzündeki ve kalbindeki maskeler var.
“Şafak vaktinde görülen bir rüya, yabancı birinin söyleyiverdiği bir çift söz,çok da dikkat etmeden okunan bir gazete yazısı, aniden akla düşen eski bir hatıranın bir ânı…Tüm bunların kutsal bir ilham gibi hissettirdiği zamanlar vardır.İşte böyle anlar, roman yazarken en sevdiğim anlardır.Her zamanki gibi sıradan bir günde, tamamen yeni bir hisle karşımıza çıkan sayısız soru, ufak ve yoğun aydınlanma anları, derinde bir yerlerimize saplanan duyguların içinde bir tür özgürlük… İşte bunları hissederim.”