Gökhan Duman’ın, sıra dışı bir yerleşim yeri olan Kreuzberg’in sokaklarında, okuyucuyu uzun bir gezintiye çıkardığı kitabı Ötekilerin Başkenti, Everest Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Göç hikâyeleri, genellikle “gurbet” ve “başarı” arasında sıkışıp kalır. Kreuzberg ise bunun hep böyle olmadığını görmek, bu denklemi kırmak için yeryüzündeki en ideal seyir tepelerinden biri. İlhamını Kreuzberg’den alan Ötekilerin Başkenti, on beş farklı hikâye ve özel fotoğraflarla şimdiye kadar anlatılmayanın peşine düşüyor.
Duman, göç ettiği Berlin’de tarihi dönüm noktalarının bir parçası olmuş insanların farklı hikâyelerini anlatırken, arka planda da güçlü bir ötekilik anlatısı kuruyor. Kâh göçmenlerin Berlin Duvarı’ndaki izlerini takip ediyor, kâh Berlin’in iki meleği Damiel ve Kasiel’le birlikte şehrin üzerinde dolaşıyor.
Ötekilerin Başkenti, David Bowie’yle aynı şarkıyı mırıldanıp Berlin Ulusal Müzesi’nden Almanya’nın en ünlü tablosunu çalan Ulay’ın arkasından koşturuyor. Almanya’nın ilk göçmen kadın futbol takımı için tribünlerde tezahürat yaparken soluğu Tahran’da alıyor.
