Halit Kakınç’ın ve Asuman Tümer’in, mitolojik bir kişilikle ilgili bilinmeyenleri sorgulayarak, sırlarla dolu bir dünyanın kapısını araladıkları romanları Her Kadın Ölümsüzdür, Karınca Yayınevi etiketiyle yayımlandı.

Himiko, Yamatakoku adlı ada krallığını M. S. 200’lü yılların sonlarından itibaren yöneten ve Çin kayıtlarına göre M. S. 248’de ölen Japon hükümdarı. Japon tarihindeki tek kadın hükümdar. Yamatai denilen belde de Japonya’nın Atlantisi… Aynen, Bermuda Üçgeni gibi paranormal olaylara gebe olan bir bölge. Himiko’nun saltanat bölgesi. Himiko, güçlerini rahibelerden birine aktarırken sadece güçlerini değil, ruhunu da transfer eder. Günün birinde bu ritüel başarısız olunca, adayı lanetler. Ada, önce fırtınalarla çevrelenir, sonra da batar.
Ve Asena… 2 bin yıl sonra Türkiye’den bu efsanenin peşine düşen iki arkeolog var bu romanda: Anneannesinin annesi Oşima kökenli bir Japon olan ve hobi olarak Japonca öğrenen arkeolog Dr. Asena Kılıç… Ve de anneannesi Türk, babası Japon olan ve son derece güzel Türkçe konuşan meslektaşı arkeolog Dr. Hiroşi Miyamoto… Yani Süha… Bir de Efsun var, Asena’nın öğrencisi; konuyu önce merak eden, sonra sahiplenen. Kime transfer olacak Himiko’nun ruhu?
“O gece rüyasında dünyanın çamurla kaplı olduğunu gördü. Kapkara bir çamur. Altın renkli Üç Ayaklı Karga çamuru eşelerken, biraz ileride parlak tüyleriyle bir Bozkurt da onu izliyordu. Alacakaranlıkta solgun güneş huzmeleri vuruyordu karganın parlak kanatlarına…
Çok geçmeden ak bir lotus boy vermeye başladı karganın eşelediği noktadan. Çamurun içinden lekesiz bir temizlikle yükselirken yapraklarını açtı çiçek. Bozkurt, etrafında dönüp onu kutsadı. Yeryüzü el değmemiş bir çayıra dönüşüyordu… Çiçeğin zaferiyle taçlandı tohum. Güneşin hayat verdiği topraklara seslendi çiçek: ‘Teşekkür ederim. Bir şeydim ben de bu evrende. Beni unutma!’ ‘Himiko’ diye fısıldadı Asena. ‘Bu defa sonsuz bir sadelikle, soylulukla yükseliyorsun.’ “